Müslümanım, müslümanız.
Rüşvet alma ve rüşvet verme bizde.
Müslümanım, müslümanız.
Düşmanlık, kin, hoşgörüsüzlük bizde.
Müslümanım, müslümanız.
Tecavüz bizde.
Müslümanım, müslümanız.
Torpil, adam kayırma bizde.
Müslümanım, müslümanız.
Şiddet, küfür bizde.
Müslümanım, müslümanız.
Asgari ücretle işçi çalıştırma bizde.
Müslümanım, müslümanız.
Dedikodu bizde.
Müslümanım, müslümanız.
Hırsızlık, ahlaksızlık bizde.
Müslümanım, müslümanız.
Elhamdülillah.
***
Ama bu Müslümanlığı Allah’ın verdiği bedende ne kadar yaşıyoruz? Müslümanlık doğruluktan yana olmaksa eğer, niçin maddiyattan yana eğri duruyoruz? Herkes yapıyor anlayışı ile bizim de yanlış şeyler yapmamız, bize yakışıyor mu? Peki vicdanınız nasıl? Eğer biz insan olarak islamın getirdiği vesileleri uygularsak, toplum daha dirayetli olabilir. Bu söylediklerimden “bu zat şeriat istiyor!” anlaşılmasın.
Müslüman olmak doğruyu yaşamayı, dirayetli olmayı gerektirir. Her şey dilde bitmez, kalpten de olmalı. Eğer her ikisi de aynı tende mevcutsa herkes aynı ruha sahip olursa, yeni bir dünya yeni bir düzen niçin olmasın? Tabii kutsal kitabın kendi dilimize mealini de okumalıyız. Kuran bize ne söylüyor, bunlara dikkat etmeliyiz. Ne diyor : “ Muhakkak ki Allah adaleti iyiliği emrediyor.”
Allah bizi iyi Müslümanlardan olmayı nasip etsin.