Asayişi bir problemden siyasal bir kriz çıkarmayı başardık. Artık bizimde Ku Kuluks Klanlarımız var. Ne güzel. Nerede bir izinsiz basın açıklaması duysalar, hemen koşup vatanı bölünmekten kurtarıyorlar. İzinli de olsa olsun. Yine kurtarıyorlar. Adamlar ne diyecek sonunu dinlemeye gerek yok. Başkalarının dinleme ve anlama hakkı da yok, onlar duydu ve anladıysa yeter. Amcasının oğlu daha önce konuşmuştu ve ülke birliğini zedeleyecek laflar etmişti. Ne olur ne olmaz bunlar da öyle şeyler söyleyebilir, o halde daha konuşmaya başlamadan boğazına ot tıkayalım gitsin.
İyi ki varlar, yoksa vatan elden gitmişti. Hepimizi derin bir uykudan uyandırdılar. Allah razı olsun. Sonradan ben baktım ki bizim mahalle de kırmızı üstünde sarı yazıları olan bir tişörtle dolaşan birkaç genç var. Hemen mahalledeki vatan evlatlarını çağırdım ve “şunları bir pataklayın da vatan bu renklerden kurtulsun ve bu renkten tişört giyip dolaşmak neymiş bir görsünler” dedim. Çocuklar hemen atıldılar ve vatan hainlerini tövbe ettirinceye kadar patakladılar. Sonra baktım bir devlet dairesinde, adamın birinin bıyığı apo’nun bıyığı gibi, “ulan burası Irak mı” dedim sığındım Yaratana, daldım adama. İşten attırdım i…neği. Zaten Çanakkale’de, kurtuluş savaşında onun dedesini gören olmamış. Olsaydı da eminim karşı tarafta olurdu. Gaz döküp yakacaksın bunların hepsini…! Hem Nuh(a.s) da
demedi mi “bunlar kafirden başkasını doğurmazlar”….
Evet yalnız Ku Kuluks Klanların dedesi savaştı, Çanakkale’de Sakarya’da. Yalnız onlar askerlik yapıyorlar ve yalnız onlar vergi veriyorlar. Ülke yalnız onların ve ülkeyi yalnız onlar koruyabilir. Ancak bu arkadaşların tarih bilgisi biraz zayıf, bu yöntemlerle tarihte kurtulabilen hiçbir devlet olmamıştır. Kandan sınırlar çizilmeden de devlet bölünmemiştir. Hukuksuz ve mübalağalı tepki, karşı tarafın elini güçlendirmekten başka, işe yaramamıştır.
Bütün halkı cihada çağıran üst düzey kurum ve yetkililerin, milleti galeyana getiren açıklamalarının havasını boşaltacak bir açıklamayı şu ana kadar sivil toplum örgütü ve sendikaların yapmış olması gerekirdi. Yapmadıklarına göre; ya onlar da olup biteni tasvip ediyorlar, ya sivil değiller halka mukayyet olmaları için kurulmuşlar/en azından şu anki yöneticilerinin durumu böyle, ya da korkuyorlar bir şeylerden…Yazık; bağımsızlık ve özgürlüğün iki bin yıl üç kıtada taşıyıcısı olan bir devlet geleneğinin unutulduğunu, devletin ehil ellerde olmadığını hissediyorum!
Ya da savaş kapıda mı!…
Ülkemizde güvenlik kuvvetlerinin başa çıkamayacağı kadar bir olay mı var? Neden devlet paramiliter güçlerden yardım isteyip genel seferberlik ilan ediyor? Hayretlik işler doğrusu! Devlet on beş bin silahlı PKK militanı ile sıcak çatışmada iken bile bunu yapmamıştı şimdi yapıyor!!!
İki çocuk koca ülkeyi burnuna halka takılmış ayı gibi sürükleme gücüne sahip mi? Buna kimse inanmamızı beklemesin…
Güvenlik kuvvetlerinin Vatanı kurtaramayacağını(!) düşünen Vatan kurtarıcıları; Trabzon’da, Sakarya da vatanı kurtardılar(!)
Vatan size minnettardır. Siz olmasaydınız mazallah Tayad’lı beş genç ülkeyi bölecekti…(!)
Eğer bu ülkede Egemenlik Millet İradesinde ise, onu TBMM’si temsil ediyorsa, Genel Kurmay Başkanlığına halkı neden tepkiye çağırdığı sorulmalıdır. Bayrağa hakaret densizliğinin yasalarda karşılığı belli ve süreç de işliyordu. Eğer Milletvekillerini ikna edecek gerekçeleri varsa “hikmeti hükümeti” kabul edeceğiz.
Tayad’lı gençlerle yolda tartışarak halka hedef gösteren devlet görevlilerinin yargılanması gerekir…Eğer Tayad’lı gençler yasadışı bir iş ile iştigal ettilerse, güvenlik kuvvetleri mensuplarının görevi onları sokak ortasında entelektüel tartışmalarla(!) ikna etmek, olmazsa hedef gösterip linç ettirmek mi ?.
Basın açıklaması yaparak halkı ve yetkilileri uyarmak isteyen sivil toplum örgütü yöneticileri aydın ve üniversiteden de hocaların aralarında olduğu gruba, Trabzon’da vatan kurtarıcıları tarafından meydan dayağı atıldı…Dayağı yedikten sonra emniyet güçleri araya girdi, herhalde dayak yiyenlere kızmışlardır, “ne işiniz var adamların elinin altında!” diye…
Hükümet özgürlüklerden yana özgürlükçü bir dille Linçcilere karşı açıklama yapmak yerine ifade özgürlüklerini kullananları provakatör ilan ederek linççilere destek verdi …Ama AB’den ilk uyarı işareti gelinceye kadar Sayın Başbakanın danışmanlarının aklına, İfade özgürlüğünü devletin ne pahasına olursa olsun koruması gerektiği gelmedi. Kendileri de siyasi linçlerden gelen insanların herhalde basiretleri bağlandı…
Bütün bunlara rağmen üstünde kafa yorulması gereken bazı konular:
* ABD İran konusunda da 1 Mart tezkeresi akibetini tekrar ettirmemek için ipleri mi sıkıyor!…
* Derin AB, Türkiye’yi almaya karar verdi de üniter, siyasal açıdan kontrol edilebilirliği düşük bir Türkiye yerine, Federatif ve kontrol edilebilinir bir Türkiye mi istiyor?…
* Türkiye üzerinde ABD’nin işi bittiğinde AB’ye mi teslim edecek. ABD-AB çıkarları örtüştü mü !…
* Polis :”Türkiye de ifade hürriyetini koruyamıyorum” mu demek istiyor ?
* İstanbul’daki joplamaları da göz önünde bulunduracak olursak, hükümete, “bak maaşımıza zam yapmazsanız başınızı AB ile derde sokarız” mı demek istiyor!…
* Yoksa Emniyet içinde kadrocu bir hareket var da parçalı bir meclis için harekete mi geçti!…
* Hükümete olan ihtiyaç bitti mi!…
* Hükümete sosyal tabanının/dindarların beklediği demokrasi, hukuk devleti, özgürlükler konusunda adım atmamasının hesabı, aynı sosyal tabandan olmayanlar tarafından sorulacak gibi görünüyor!…
* Muhafazakar tabanlı Sendika ve Sivil toplum örgütleri, hükümete karşı ciddi hiçbir muhalefet yapmadılar.
Bu, hükümette, “iyi yapıyorum” hissini güçlendirdi. Hükümetin yanlışlarında onu adam gibi eleştirerek doğruya yönlendirmeyenlerin de vebali vardır.
Daha Önce de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ana Muhalefet Partisi Lideri iken Sayın Mehmet Ali Talat, Trabzon’a geldiğinde de benzer bir hava estirilmişti. Ve herkes de biliyor ki bu olaylar, kendiliğinden gelişen olaylar değildir.
Olaylar başladıktan sonra Tayad’lıların yine eylemci bir mantıkla Trabzon’a gelmek istemeleri kanla beslenme alışkanlığından olsa gerek. Halkla savaşarak demokrasi mücadelesi verilemez. Tabi öyle bir niyetiniz varsa…Muharrik ne olursa olsun, bugün karşınızdaki sivil halktır. Bunu görmüyor musunuz?..
Tayad’lıların Trabzon’a bu sıcak dönemde gitmesini önlemek için KESK’in şubelerini kapatma kararı alması itidal adına takdire şayan bir gelişmedir. Kararı alanları tebrik ediyorum.