“Canlıların sahip olduğu gözleri düşünmek, beni bu teoriden tamamen soğuttu.” (C. Darwin / 3 Nisan 1860’da Asa Gray’e yazdığı mektuptan)***Putlaştırılan akıl ve bilim, bazen; “bilimcilik” adına, hatta inadına gülünç hatalar işlemeyi şeref saymıştır.Bilimciler bu bağlamda başarılı komedileri(!) 19. yy’da sergilemeğe başlamışlardır. Lamarck (1744-1829) ‘ın ortaya attığı, Charles Darwin(1809-1882) ‘in biraz değiştirip geliştirdiği “Dönüşümcülük” senaryosu, konu ile ilgili en başarılı komedi türüdür(!)…Charles Lyell (1797-1875) ve Thomas R. Malthus (1766-1834) ‘dan da büyük ölçüde etkilenen Charles Darwin , insanın maymundan evrimleşerek oluştuğu teorisini ortaya atmıştır. Evrim(evolusyon) felsefesi içinde en çok dikkati çeken ve tartışılan, bu görüş olmuştur. Çünkü bu, doğrudan doğruya daima aslını merak eden insana yönelik bir meseledir.Biz, gelişen bilimin karşısında iflas eden bir teoriyi yeniden gündeme getirip batıl yönlerini inceden inceye tetkik edecek değiliz. Bu konuda zaten nice eserler ve nice raporlar yayımlanmıştır. Bizim yapmak istediğimiz; kısa bir hatırlatma ve evrimcilikle neler yapılmak istendiğini ifşa etmek; gerçeklere bir kapı aralamaktır…Evrimi Çürüten GörüşBakınız; ABD ‘deki “Yaradılış Enstitüsü” Genel Başkanı Prof. Dr. Duane T. Gish evrim hakkında ne diyor:“Evrimciler, bütün canlıların tek bir hücrenin zamanla değişmesi sonucunda meydana geldiğini ileri sürerler. Bu tek hücrenin de cansız maddelerden teşekkül ettiği iddia edilir. Bu iddia için, mevcut fosiller ortaya konarak birçok ara formların bulunduğu gösterilmelidir. Aksi halde bu görüşün ilmi olduğu kabul edilemez. Halbuki mevcut fosiller, bir yaratıcının varlığını kabul eden düşünceyi tasdik eder mahiyettedir. Basit bir canlıdan yüksek yapılı organizmaya doğru gelişmeyi gösteren hiçbir fosil delili yoktur. Çünkü kompleks hayat birdenbire ortaya çıkmıştır. Şayet evrim doğru ise, bugün yaşayan organizmalarda bu devreleri niçin görmüyoruz? Yeni yapıların ve yeni organların ortaya çıkması gerekmez miydi?” (Have You Been Brain Washed: Beyniniz Yıkandı mı, Çev.: Doç. Dr. Adem Tatlı, sh;10,11,17)Evrimcilerin bir dayanağı da şudur: Çeşitli canlılar, kromozom üzerindeki genlerin ani değişiklikleriyle (mutasyonlarla) oluşmuştur.’ Revier Text in Biology ‘ isimli eserde, Hell ve Lesser adlı iki bilim adamı; bu görüşü şöylece çürütüyorlar:“Lamarck’ın teorisi iflas etti. Darwin’in teorisi kabul edilebilir birşey değil. De Vries’in teorisi olan mutasyonun ise üzerinde durulmağa bile değmez. Zira, hayvanların ve nebatların şekillerini değiştirerek onları bugünkü hale getiren bir mutasyon mu, yoksa çeşitli mutasyonlar mı; tespit etmek mümkün değil…” (Darwin ve Tekamül Nazariyesi, Ali Gürbüz, sh:70)Darwin’in İzah Edemediği GerçeklerÖte yandan C. Darwin ‘Doğal Seleksiyon: Doğal Ayıklama’ dan söz ederek;“Hayatta, çevreye en fazla uyabilen ve en güçlü olan kalır; güçsüz ölür, silinip gider,” diyor. Fakat; Mamut, Dinazor gibi dev hayvanların nesli tükenirken daha kuvvetsiz nice canlıların yaşamlarını sürdürdüklerinin izahını yapamıyor.Onun diğer bir iddiası: “Yüzlerce sene köpeklerin kuyruğunu kesmeğe devam ederseniz; sonunda evrim gereği kuyruksuz köpek yavruları doğmağa başlar…”Darwin , bunu söylerken; Müslümanların 15 asırdır ve Yahudilerin beşbin yıldır çocuklarını sünnet ettirdikleri halde hala sünnetli çocuklar doğmağa başlamadığını acaba bilmiyor muydu? ( Weismann isimli bir doktor, yirmi nesil boyunca farelerin kuyruğunu kesmiş; buna rağmen, 21. nesil olarak doğan farenin kuyruğu aynen öncekiler kadar büyümüştür.)Darwin , “Insandaki körbağırsak lüzumsuzdur; insanın, sığır olduğu devirde sahip bulunduğu işkembenin bir kalıntısıdır. Zamanla tamamen yok olup gidecektir,” derken; bugün hala körbağırsağın aynen yaşadığını ve hazmı kolaylaştırmak hususunda çok önemli yararlar sağladığını nereden bilecekti?!.İnsana Yapılan Büyük HakaretC. Darwin , evrim felsefesini ortaya atarken en büyük hakareti eşref-i mahlukât olan ‘insan’a yapmıştır. Çok kısır ve mesnetsiz benzetmelerle insanın menşeinin maymun olduğunu söylemesi; bilim adına işlenen en büyük cinayettir!..Halbuki, benzerlikle akrabalık aynı şeyler değildir. Yapılan kan muayenelerinde; kurbağa, fare ve yılanın kanlarının -bilimsel tesbitlere göre- maymununkinden insana daha yakın olduğu anlaşılmıştır. Öte yandan; insanla maymun arasındaki benzerlik sadece %8, başkalık ise %92’dir.Darwin , insanın aslını maymuna dayarken, kendince bir takım deliller de öne sürüyordu: Insanla maymun arasında köprü olan canlılara rastlandığını ve Neandrethal , Java , Pekin ; Londra Adamları gibi fosiller bulunduğunu söylüyordu. Ciddi ve tarafsız bilimsel incelemeler sonucunda, bu fosillerin tamamen uydurma ve yalan olduğunu Prof.Gish, mezkur eserinde, (Evolution: The Fossils Say No: Fosiller Evrime Hayır Diyor, adlı kitabında) bütün yönleriyle ispatlamıştır. (Kitap, Fosiller ve Evrim ismiyle Doç. Dr. Adem Tatlı tarafından Türkçeye çevrilmiştir.)Isterseniz, bu meyanda, ilim dünyasını 40 yıl aldatan Piltdown Adamıhakkında Ingiliz uzmanlarının 25.02.1961 tarihli ‘ Science News Letter ‘ mecmuasında yayımlanan kararını okuyalım:“Ilmi araştırmalar neticesi bulunduğu tespit edilen meşhur sahte iskeletlerden biri de, Ingiltere’de Sussex ‘de bulunan Piltdown Insanı‘dır. O zamanlar, bu kafatasının, beşyüz bin sene evveline ait olduğunu iddia etmişlerdi. Üzerinde bilahere yapılan incelemeler, bu kafatasının 500 bin sene evveline ait olmayıp normal bir insan kafatası olduğunu; alt çene kemiğinin ise bir maymuna ait olduğunu ortaya koydu. Alt çene kemiğinin kromasitli hali içinde bırakılarak taşlaşmış bir fosil olduğu kanaatinin uyandırılmağa çalışıldığı anlaşıldı.”Şimdi de, evrimci görüşü yerle bir eden şu araştırma haberini okuyalım:“Birbuçuk milyon yaşındaki kafatası, bilimi altüst etti. Kafatasını bulan Antropolog James Sceher , insan bilimi konusunda kitapların değiştirilmesi gerektiğini savunuyor. Birbuçuk milyon yıl önce yaşamış ve 12 yaşında ölmüş olduğu belirlenen çocuğun kafatası, insan nesli hakkındaki tüm eski bilgileri (evrimci bilgileri) yıkınca, dünyanın her tarafından bilim adamları Kenya ‘ya akın ederek bu kafatasını inceliyorlar…” (Bkz. Günaydın Gazetesi, 24 Ekim 1984 ve diğer yayın organları.)Dahası; Çad ‘da, yedi milyon yıl öncesine ait bir insan kafatası fosili de bulunmuştur. (Bkz: 12 Temmuz 2002 tarihli yayın organları.)Şu bir gerçek ki; bir canlının tür değiştirdiği ne genel hayatta, ne de laboratuvarda görülmüştür. Darwin ‘in dayanakları, gözlemlere değil hayali ve farazi teorilere dayanıyor.Mendel Kanunu Darwin’i YalanlıyorNiçin, her çeşit canlı, müstakil ve daimi bir türün devamı olmasın?!..Bertrant , ‘Ilmi Bakış’ adlı eserinin 34. sahifesinde; “Darwin yanlış görüşteydi; Mendel’in keşfettiği kanunlar, onu temelinden yıktı,” diyor. (Avusturyalı nebatât bilgini olan Mendel , yaptığı bilimsel denemeler sayesinde; kalıtım yoluyla özelliklerin asıldan fer’e geçiş kanununu bulmuştur.)Ingiliz Ilim Birliği ‘nin, 1980 Eylül’ünde Salford ‘ta düzenlediği toplantıda,Swansea Üniversitesi ‘nden Prof. Dr. John Durant şu gerçeği haykırıyordu:“Darwin’in, insanın menşei ile ilgili görüşleri modern bir efsane olup çıktı. Bu efsane, ilmî ve içtimaî gelişmemize zarardan başka bir şey vermedi. Laik evrim masalları, bilimsel araştırmalar üzerinde tahrip edici tesir yaptı; tahrifata, lüzumsuz münakaşalara ve ilmin büyük ölçüde suistimallerine yol açtı. Şimdi Darwin’in teorisi, dikiş yerlerinden patlamış, geriye perişan ve bozuk bir düşünce yığını bırakmıştır.”Peki öyleyse; böylesine saçma bir teori niçin ortaya atılmış ve bazı çevrelerce hala niçin savunulmaktadır? “Siyon Liderlerinin Protokolleri No: 2” den aktaracağımız şu cümleler, bu sorunun cevabını bulmakta bize kolaylık sağlayacaktır:“Bizim tertip ettiğimiz Darwinizm’in, Marksizm’in başarılarını dikkatle düşünün. Biz Yahudiler için bu direktiflerin, Yahudi olmayanların fikirleri üzerinde nasıl bir bölücü etki yaptığını görmek herhalde zor olmayacaktır.”Kısaca: Fransa’da kilise hakimiyetine karşı yapılan büyük ihtilalin etkisinde kalmış bir dinsiz olan Ingiliz Yahudisi C. Darwin ;- Allah yerine, doğayı ilah saymak,- Insanın eşref-i mahlukat olduğunu unutturup, onu hayvan derekesine düşürmek;- Dolayısıyla; materyalist, her türlü ahlaki değerlerden uzak, başıboş ve sorumsuz bir toplum ve dünya kurmak istemiş; daha doğrusu, Islam’ın din-dünya ve hayat görüşünü yıkmak istemiştir…Islam’a/Kur’an’a, yaradılışa ve Yaradan’a koşan insanların yolları üzerine bundan daha aldatıcı ve şaşırtıcı bir işaret levhası konamazdı herhalde!..Kur’ân’ın Fıtrî Mesajından SapmaInsanlığı Islam’dan/kendi fıtratından koparıp uzaklaştırmanın ve çirkin menfaatlerini gerçekleştirmenin kurnaz bir yolu da; Kur’an’ın -ilmin ışığında daha da net anlaşılan- şu mübarek öğretilerini bilimsellik diye inkar etmek ve ettirmekti:” Iyice düşünürsünüz diye her şeyden de çift yarattık .” (ez-Zariyat, 49)” Şüphesiz ki; Biz, insanı yapışkan bir çamurdan yarattık .” (Sâffât Sûresi, 11)” Ey insanlar! Sizi bir tek kişiden(Adem’den) yaratan ve ondan eşini(Havva’yı) yaratıp ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üreten Rabbinizden korkunuz .” (en-Nisa, 1)” Seni evvel bir topraktan, sonra da bir damla sudan yaratan ve daha sonra tekrar seni bir insan seviyesine getiren Allah’ı küfürle inkar mı ettin ?!..” (el-Kehf, 37)” Sizi biz yarattık; hala tasdik etmez misiniz ?” (el-Vâkıa, 57)Her zerrede Allah’la buluşan çağdaş bilim; insanın en küçük yapıtaşı hücrelerinin birtakım sırlarını keşfettikten sonra artık şu gerçeği haykırmaktadır: “Her şeyi yaratan Allah, insanı topraktan yaratmış ve topraktan yaratmağa devam etmektedir…”Ne var ki; maymunlaşma ve soysuzlaşma sevdalılarının bu gerçeği kabullenmesi zordur. Çünkü bu, bir iman meselesidir. Iman ise, herkese nasip olmayan bir nimettir…Iman, insanı insan eden ilahi bir lütuftur.Insanı, ancak insan olabilenler anlayabilir. Gerçek ilim ve irfan sahipleri olan insan-ı kamiller ise, insanlığı kemal zirvesine çıkarmakla görevli zirve şahsiyetlerdir.