SON DAKİKA
Hizmet Birlikten Doğarİmam Hatip Okulu mezunu emekli öğretmen Mehmet Türkmen, İmam Hatip Okullarına karşı bugün olan önyargının dününün de olduğunu gösteren kendi hayatından örnekler veriyor.![]() Araştırma-Röportaj: Kamil Bayraktar
![]() Yıllarını kendi köyü Geyikli'deki ilkokulda müdürlük ve öğretmenlik yapmak suretiyle hemşehrisi gençlerin eğitim ve öğretimine büyük katkıda bulunarak geçiren emekli eğitimci Mehmet Türkmen'den aktaracaklarımız ise daha çok zor, hatta mahrumiyet sayılacak şartlarda, Anadolu'nun bir köyünde yaşanan eğitim-öğretim tecrübeleri üzerine olacak. Muhtevada, bugün köküne kibrit suyu ekme ameliyesi gerçekleştirilen İmam Hatipler konusu da yer alıyor. Bir İmam Hatip Okulu mezunu da olan Mehmet Türkmen'in ağzından bundan yarım asra yakın bir zaman önce konuya, bugünkünden de pek farklı yaklaşılmadığını gösteren bilgiler de bulunuyor. - Sayın Hocam, siz bir öğretmendiniz. Ama İmam Hatip Okulu mezunu bir öğretmendiniz. Bugün İmam Hatip Liselerine yaklaşım belli. Sizin zamanınızda durum nasıldı? Mehmet Türkmen- İmam Hatip Okulları meselesi Türkiye'nin kanayan ve tedavi edilmesi gereken bir yarası. Bu okulların bir kuruluş gayesi vardı. Hem dünyevi bilgilerin hem de dini bilgilerin öğretilmesi, dolayısıyla öğrenciyi hem madden, hem manen donatarak vatanın, milletin hizmetine sunmak için kurulmuştu. Bu okullarda İslam dininin kurallarını öğretiyorlardı. Ayrıca bizim devredeki ( 1950'li yıllar) arkadaşlarımız, Arapça'yı, dört beş sene özel olarak dışarıdan zaten okumuştuk. O kadar yüklü bilgilerle mezun olduk ki ben hayatım boyunca o devre Türkiye'deki İmam Hatip Okulunu bitirip de görev alamayıp sağa sola rastgele dağılan mezunlara acırım. Bu mezunların bir kısmı okulu bitirir bitirmez İslam Enstitülerine gittiler. Çok başarılı olanları lise farkı altı dersi verip ya İstanbul Hukuk ya da Ankara Siyasal'a gittiler. İHL'lere önyargının dünü de var 27 Mayıs 1961 inkılabının etkisiyle o devredeki boşta olanlar, tecil hakkı tanınmaksızın alınıp yedek subay öğretmen olarak Türkiye'ye serpiştirildi. Bizi yedek subay piyade teğmen olarak terhis ettiler. Hepimiz, Diyanet'in kapısına dayandık. Biz, yetiştiğimiz bilginin tazeliği ile Türkiye'de dini sahada hizmet yapmak istedik.
Merhum Saadettin Evrim Diyanet Reisi idi. Bize daima öğretmenliğin iyi olduğunu anlattı. Öğretmen okulunu dışarıdan bitirmek suretiyle yine öğretmenliği seçtik. Diyanet'te üç-beş sene hiç bir arkadaşımız görev alamadı. Çok garip bir dünyadır. Yedi sene İmam Hatip Okulunu okuyorsun. Hafızsın. 1959-60 mezunlarına Müftülük hakkı veriliyor. Diyanet'e varıyorsun. Bırak müftülüğü, bir müezzinlik, bir imamlık, bir kayyımlık dahi alamıyorsun. * Hilkat garibesi bir olay. Türkmen- Bu, gerçekten de hilkat garibesi bir olaydır. Bunu yaşamış bir insanım. O üzüntüm, o vicdan azabım bende hâlâ devam eder. ,
İLGİLİ HABERLER
İlgili Haberler
|
|